Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı - 660. Sk. No:6 D:Apt Kat No:58
About Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı
Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı, 1996 yılında Türk Medeni Kanununun 903 sayılı kanunla değişik 73 üncü ve müteakip maddeleri gereğince kurulmuştur. Vakfımız, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün teftiş ve denetimine tabi, muhtar, hükmi şahsiyeti haiz bir kuruluştur.
Neden “Kültür” ?
Fert olarak da cemiyet olarak da, çocuklar gibi dış âlemin büyüsüne çokça tutulur olduk. Bir toplumda milli karakter denen aklıselim, ölçü ve endaze kayboldu mu, vatan, iman ve aile gibi kutsi bağların çözülmesi ve kütlelerin bir maneviyat buhranına, ahlak fesadına ve mesuliyetsizlik vadilerine düşmeleri çaresizdir. Ancak köklü bir millet, kolaylıkla aslına bağlılıktan vazgeçemez. Geçmemesi de onun hayat ve beka teminatıdır. Kültür değişmelerinde, kendi öz benliğini unutarak başka milletlerin taklitçisi olan cemiyetler, zamanla soysuzlaşmış nihayet eriyip gitmişlerdir. Fakat geleneklerini, yaşadıkları devrin ihtiyaç ve icaplarına göre geliştiren milletler ise, yaşamakta devam etmiş, hem de beşeriyete ışık saçmışlardır.
Biz, bugün mazimiz, kültürümüz ve tarihimiz ile geleceğin arasına aşılmaz bir uçurum koymuş bulunuyoruz. Artık geçmişle nikâh tazelemek, barışmak zamanının geldiğine inanıyoruz. Mademki dünya, bir ölüm-dirim dünyasıdır, şu halde her canlı, sırtına geçmesi mutat olan fanilik libasının içinde ebediyen kalamaz. Zira yoklukla varlık çift yaratıldığına göre, her fenanın ardından bir beka takip edeceği aşikârdır.
Neden “Sanat”?
Sanat, halkın seviyesini kademe kademe yükselten, düşünüp de dile getirmeye muvaffak olamadığımız, fakat yüreğimizde tohumları saklı olan duygu ve düşünceleri bir ayna gibi karşımıza çıkartan, toplumun elinden tutup bulunduğu irtifanın üstüne yükselten estetik bir hünerdir.
Sanatta yapı birdir. Ancak, her milletin sanat hamurunu kendi mayası kabartır. Milli sesi ve rengi aksettirmeyen sanat, kopya ve taklitten başka bir şey değildir. Kütlelerin yetişmesinde sanatın tesiri sonsuzdur. XIII. asır Anadolu’sunda gerek Mevlana Celaleddin-i Rumi gerek Yunus Emre, iman ve tefekkür hazinelerini sanat kabı içerisine koymamış olsalardı, yedi asır tazeliğini ve zindeliğini korumak mümkün olamazdı.
İlimle felsefenin her zaman müşterek sözcüsü olan Türk sanatında, huzur ve sükûn dile gelerek hassas bir sismograf aleti gibi üstün sezişli olan sanatkârların elinden dilinden dökülür.
Biz de, vatan müdafaasının bir toprak ve coğrafya davası olduğu kadar bir kültür, bir sanat, bir medeniyet ve bir milleti millet yapan değerlerin topyekûn korunması demek olduğuna inanıyor ve bu topraklarda yüzyıllardan beri sanatkarların ellerinden dökülen eserlerin eşsizliğini gelecek nesillere aktarmak gerektiğine inanıyoruz.
Neden “Eğitim”?
Türkiye’de sanayi, iktisadi, zirai, ticari ve teknik sahalar birer alaka merkezi olurken, unutulan, ihmal edilen, mühimsenmeyen, işlenmeyen, işletilmeyen ve neticede de boşuna harcanan sermaye, insandır. Onun için de fert ve dolayısıyla cemiyet, sağdan soldan çarpan haşin dalgaların ortasında bocalamakta ve bir türlü selamet sahiline ulaşamamaktadır.
Bilgi gelmiş tevazu gitmişse, tekniği ilerlemiş imanı yaya kalmışsa, vasıtası çoğalmış gayesi kaybolmuşsa, cemiyetin bu muvazenesi bozulmuş adamdan, faydadan çok zarar beklemesi zaruridir.
Yazık değil mi o gence ki, Türk geçinsin de Türklüğün mesuliyet ve şerefinden haberi olmasın… Yazık değil mi o vatan evladına ki Müslümanım desin de, dininin de mezhebinin de izi nüfus kütüğünden başka yerde görünmesin… Tarihini bilmesin, mazisinden utansın, göreneğinden geleneğinden nefret etsin… Böylece de aslından uzak, cevherinden boş, şaşkın ve gayesiz, sağa sola yalpa vururken, son adımını uçuruma atıp, vatanını da insanlığını da elinden kayarak kaybolup gitsin…
Ne yazık ki biz kurtuluşumuzu kendi öz benliğimizin derinliklerine inerek, kendi kaynaklarımızı kurcalayarak ve kendimizden medet umarak arayıp bulma alışkanlığını ve güvenini kaybetmiş bulunuyoruz. Gençliğin bugünkü ıstırabı da bundan, kendi kendisiyle arasına mesafe girmiş olmasındandır. Şu halde bu boşluğu aşıp iki yakayı birleştirmek için mutlaka milli çizgilerden bir köprü kurarak, hiç değilse gelecek nesilleri kurtarmak gerektiğine inanıyoruz.
Türk gençliğini kendi kendine karşı mesuliyet duyacak ve hesap verecek bir sevgi, bir fazilet, ahlak ve iman abidesi halinde yetiştirmek bir kurtuluş savaşı, bir beka ve devam teminatıdır.
Ne yapmak istiyoruz?
Yürüyen zaman, varlığımızı dirliğimizi, asırlar içinde ve tarih sahnesinde biriktirip topladığımız nafaka ve sermayemizi silip götürdü. Biz bir tarih, bir an’ane, bir görüş, bir nizam, bir üslup, bir medeniyet kaybettik. Türk kavmi İslam imanını benimserken, sanki ezel gününde ölçüsü ölçüsüne biçilmiş bir kaftan giyer gibi, bu yapıcı ruhu, bu arıtıcı inancı sırtına geçirir geçirmez, medeniyetler kurdu, cihangir oldu. Şimdi ise, bir başka âlemde dokunmuş, boyu boyuna uymayan, ölçüsü ölçüsünü tutmayan dar bir libasın sıkıntısı içinde arpa boyu yol alamıyor. Şanlı bir tarihi, şerefli bir maziyi içinde yoğurduğumuz zaman teknesi, bugün yeni bir hamur ve bu hamura katılacak taze bir maya beklemektedir. Amacımız; kendimizde mahfuz olan hayat ve beka iksirine yeni baştan dudak değdirerek geçmişi günümüzün eşiğinden içeri sokup, geleceğin hayat ve beka imkânlarını bu anlayış sahnesi üstünde hazırlamaktır.
Contact Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı
Address : | 660. Sk. No:6 D:Apt Kat No:58, 06420 Çankaya/Ankara, Turkey |
Phone : | 📞 +9977 |
Postal code : | 06420 |
Website : | http://www.altayvakfi.org/ |
Categories : | |
City : | Çankaya/Ankara |
B
|
Buket Aykanat on Google
★ ★ ★ ★ ★ |
ç
|
çiğdem pınar tekin on Google
★ ★ ★ ★ ★ |
M
|
Mustafa Dilek on Google
★ ★ ★ ★ ★ |
Write some of your reviews for the company Altay Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı
Your reviews will be very helpful to other customers in finding and evaluating information
Recommend a place for you