Ali Baba Cami - Ali Baba Cami

Çocukluğumuz bu camide geçti

İsmi gibi

Rabbimin ewi olduğu için

Tarih kokan bir cami. Ufak ve samimi.

مسجد صغير الروحانية عالية المكان هادئ المسجد قديم والسجاد مشبع برائحة الرطوبة والغبار قراءة الإمام جيدة ومتقنة ومخارج الحروف سليمة

Küçük bir cami olabilir ama bu caminin ismi tarihte çok önemli bir şahsiyet IV. Murat Bağdat Seferine çıkarken yanına Hocası olan Şazeli Ali Dede'yi de alır. O zaman ki şartlar da uzun bir sefer sonucunda Bağdat Osmanlı Ordusu tarafından fethedilip şehir selamete kavuşturulduktan sonra, dönüşe geçildiğinde Urfa'ya varan Padişah ve Hocası; Şazeli Şeyhlerinden olan Erenköylü Hasan'el-Şazeli oğlu Şazeli Ali Dede Urfa'da Harrahman'da, yani bugünkü Balıklıgöl dediğimiz yerde IV. Murat ve Ali Dede konaklarlar. Padişah; Hocasının burada kalması yönündeki meylini görünce ve Ali Dede'nin yaşlılığından dolayı da tekrar İstanbul'a, payitahta dönmesine gönlü razı olmaz ve Erenlerin Evi denilen yeri şu anki Şazeli Ali Baba Türbesinin bulunduğu yeri ve yanındaki yerleri kendilerine vererek burada kalması ve öğrenci yetiştirmesini, hizmet etmesini ister. Bunların giderleri içinde Şazeli Ali Dede'ye bazı vakıf arazileri temin eder. Bu çocukların okuması ve barınması için bazı şartları da Karaköprü Ali Baba Camisi'nde asılı olan Osmanlıca Belgede (Berat) sayar. Karaköprü'nün temlüküne dair berattır, diye başlayan bu Osmanlıca Belge'de, bir Osmanlı Köyü olan Karaköprü'den asker alınmaması, vergi alınmaması; ama bununla beraber her gün bu yetişen öğrenciler tarafından IV. Murat'ın ruhu için ve şehir Osmanlı Akerlerinin ruhları için her gün hatim indirilmesi ve her yıl burada yaşayan halktan toplanan erzaklarla, eşyalarla bir Hayrat yapılmasını bundan da yoldan gelen geçen fakir fukaranın garip gurabanın yemesi için bir hayratın yapılmasını yazdırmıştır. İşte bu düşüncelerle Ali Baba üç yüz elli yıl önce burada yaşayan insanlardan sonbaharda, ekinler kaldırıldıktan sonra herkesin kendi hükmüne göre vereceği ve verdiği yardımlarla bir yardım havuzu oluşturulur. Kimisi para, kimisi koyun, kimisi büyük baş hayvan kimisi ise bir atımlık tuz... Yani herkes kendi hükmüne göre yardımda bulunur ve imece usulüyle toplanan bu eşyalar o zaman Ali Baba'nın öncülüğünde Köyün Önü'nde kazanlar kaynatılarak, o zamanın ünlü bir yemeği olan "Keşkek" pişirilerek güzel bir sonbahar hafta sonunda yapılarak herkesin faydalanmasını ve dua edilmesini sağlardı. Uzun yıllardır devam eden bu güzel gelenek halen kendi özüne uygun olarak Öz Karaköprülüler tarafından devam ettirilmektedir.

Holy place .. مكان مقدس .. Kutsal bir yer ..

İbadet edilecek güzel bir camimiz..